Birçok kişinin ve bilim insanının şifa enerjisi terapisine önyargılı olmasının sebebi bu konu hakkında doğru ya da yeterli bilgi sahibi olmamasıdır. Oysa derinlemesine araştrıldığında bu konuyla ilgili fazlasıyla kanıt ve literatür bulunabilir.

Reiki gibi şifa enerjisi çalışmalarında; yaşamsal enerjinin bilinçli ve kontrollü bir şekilde enerjiyi alan kişiye pratisyen tarafından yönlendirildiği varsayılır. Herkes tarafından kolayca hissedilemeyen bedenimizdeki süptil enerjiyi (subtle energy) dengelemenin genel sağlığımızı olumlu yönde etkileyeceğine inanılır.
İnançtan Bilime
Kulağa oldukça ezoterik gelse de organizmaların etrafında başka organizmalarla anlamlı bir iletişim kurmalarını sağlayan ve bilimsel olarak ölçülebilen bir enerji alanı vardır.
Bir organizmanın süptil enerji alanı, organizmanın içinde elektriksel ve manyetik alanlar üretebilir ve bu alanlarda ortaya çıkan sinyaller de hücresel ve moleküler süreçleri aktive etme, geliştirme veya bastırma potansiyeline sahiptir. Deneysel verilere göre dış kaynaklı elektromanyetik alanlar iç kaynaklı elektromanyetik alanları manipüle eder. Beyindeki elektriksel faaliyetleri ve beyin dalgalası örüntülerini inceyen EGG testinde, enerji şifası veren pratisyenle bu enerjiyi alan kişinin beyin dalgalarının bu süreçte uyumlandığı (senkronizasyon) görülmüştür. Bu da çoğu zaman reiki pratisyeni ile enerji verdiği kişinin terapi sırasında benzer şeyler (renkler, imgeler, duygular) görüp deneyimlemesini açıklar.
Enerjisel Olarak Birbirimizle Etkileşimdeyiz
2017 yılında vefat etmeden önce Princeton Üniversitesi'nde mühendislik dekanı olan Robert Jahn bir yüksek lisans öğrencisinin sıradışı proje teklifini ilginç bir "deneme" olacağını düşünerek onaylıyor. Proje ise insanların zihinsel faaliyetinden etkilenebilecek bir makine. Kendinden beklenilenin aksine yüksek lisan öğrencisi bu makineyi yapmayı başarıyor (Random Event Generator). İnsanlar zihinlerinde doğrudan bir niyet, duygu ve düşünce oluşturduklarında, makine istatistiksel olarak imkansız bir şekilde rastgele numaralar göstermeye başlıyor.
Buradan devam ederek Princeton'daki mühendislik departmanı insan bilincinin fiziksel gerçeklik üzerindekini etkisini araştıran Princeton Engineering Anomalies Research Lab isimli laboratuvarı kuruyor. Bu laboratuvarda ilk makinenin geliştirimiş halleri olan ''random event generator'lar üretilip kiliseler, yoga merkezleri, siyasi mitingler, konser alanları gibi çeşitli yerlere konuluyor. Makinelerden toplanan dataya göre öfke, sevgi, korku, merhamet gibi yoğun duygular hissettiğimiz zaman makinenin verilerini etkilemiş ve değiştirmiş oluyoruz. Yani yoğunlaşmış bir niyet, duygu ve düşünce bir makinenin bile verilerini ölçülünebilir şekilde etkiliyor.
2001 yılında bu ''random event generator''lar dünyanın çeşitli yerlerindeki üniversitelere yerleştirilip istatistik toplamaya devam ediyor. Bir nevi kolektif önsezi gibi 11 Eylül'de ilk uçağın ikiz kulelere çarpmasından 5 saat önce bütün bu makineler dikkat çekicek şekilde faaliyet gösteriyor. Makinelerdeki yoğun faaliyetler terörist saldırıdan 24 saat sonra da devam ediyor. Tüm bu veriler de insanların sadece kollektif bir bilince ve önseziye sahip olduğunu değil, aynı zamanda birbirimizle ve varoluşla etkileşimde olduğumuzu destekler nitelikte.
Reikinin Mekaniği
Reiki tedavisinin iyileştirici etkisi, Reiki uygulayıcısının hasta üzerinde yararlı bir etkiye sahip olan düşük frekanslı elektromanyetik alan üretmesi yeteneğidir.
1980'lerde Dr. John Zimmerman ve Dr. Robert Becker tarafından gerçekleştirilen bağımsız bir araştırmada şifa terapisi sırasında enerji verirken reiki pratisyenlerine tam olarak ne olduğunu inceledi. Bu araştırma sırasında düşünceleri vasıtasıyla odaklanan şifacıların beyin dalgalarının alfa durumu denilen ve çok düşük bir frekans olan 7.8-8Hz civarında olduğu görüldü. İlginç olansa bu frekansın dünyanın elektromanyetik spektrumunun temel frekansı olan Schuman Rezonansı (7,83Hz ) ile aynı dalga boyutu olmasıydı.
İnsan vücudu Schuman Rezonansı ile uyumlandığında vücudun iyileşme süreci tetiklenir.
Buna ilaveten son derece düşük elektromanyetik frekansların (0.3 ile 30Hz arasında) insan dokusu onarımını uyardığı bilinmektedir. Bu bilimsel, keşif kemik büyümesini ve iyileşmeyi tetiklemek için 7Hz frekanslı elektromanyetik alan üreten cihazları kullanan Titreşimli Elektromanyetik Alan Terapi'sinin temelini oluşturmuştur.
Reiki pratisyeninin beyin dalgalarının enerji verirken insan vücudunun iyileşmesini tetikleyen bir frekansta olduğu ve bu enerjiyi alan kişinin zamanla beyin dalgalarının pratisyenin beyin dalgalarıyla uyum sağladığı (senkronizasyon) bilimsel olan bulgulardır. Reiki pratisyeni enerji verdiği kişinin vücudundaki iyileşme sürecini tetiklemektedir.
Comments